27 Aralık 2014 Cumartesi

Vasabi nedir?

Vasabi, Turpgiller familyasına ait bir bitki olarak literatürdeki yerini almaktadır. Vasabinin kökü, çok yoğun bir tat ve acı içermesi nedeniyle, yemeklerde çeşni olarak kullanılmaktadır. Vasabi aynı zamanda, “Japon turbu” olarak da isimlendirilebilmektedir.
Vasabinin acı hissiyatı veren güçlü tadı, acı biberlerde bulunan kapsaisinin, dil üzerinde sebep olduğu acıdan daha fazla, hardalın ise burun ve solunum yollarında verdiği acı hissiyatına da yakın bir tattır. Vasabi, özellikle Japonya’daki vadi ve nehir yataklarında, doğal yollardan yetişmektedir. Vasabi, yiyecek piyasasında ve gıda sektöründe, özellikle ‘Drauma’ ve ‘Mazuma’ türleri ile bulunsa da, tüm çeşitliliği bu iki türü ile sınırlı değildir.
5775_1_200Vasabi, tıpkı diş macunu tüplerine benzer paketlerin içinde satılmaktadır. Ham kök halinde, ya da kullanıma hazır şekilde satılan vasabinin kök şeklinde olan biçimi, çok ince şekilde doğranarak ya da rendelenerek kullanıma hazırlanmaktadır. Özelliklerde vasabi bulunan lokantalarda, bu besinin macun hali, müşterilerin siparişi üzerine hazırlanmaktadir. Ancak, bu forma getirilen vasabi, 15 dakika içerisinde aromasını yitirmektedir. Bilhassa Suşi hazırlanırken, vasabinin pilav ve diğer malzemelerin arasında hazırlanması ve servis edilmesi, vasabi tadının daha uzun süre korunmasında ve yemeğe lezzet katmasında etkili olmaktadır.
Vasabi bitkisinin yaprakları, taze olmak kaydıyla yenebilmektedir. Vasabinin köklerindeki tadı, yapraklarında da mevcut haldedir.
Vasabinin yarattığı acı, yağ bazlı değildir. Bu nedenle de, hissedilen acı kısa süreliğine yaşanmaktadır ve yanında tüketilen bir başka besin kaynağı ile kolaylıkla giderilebilmektedir. Acı tat, öncelikle burun deliklerinde ve solunum yollarında oldukça etkili şekilde hissedilmektedir. Bu acılık, tüketilen vasabi miktara bağlı olarak, çok yüksek şiddette acı da verebilmektedir.
5775_kt-18.58.11-13.9.2011-7100054Vasabi buharının burun yolu ile bünyeye alınması, kuvvetli bir uyarıcı etki yaratmaktadır. Vasabinin bu özelliği, özellikle duyma özürlü kişilerin olağanüstü ve tehlikeli durumlarda uyarılması gerektiğinde kullanılabilmektedir. Bu konu ile ilgili bir deneyde, deneyin uygulandığı deneklerin uykularından on saniye gibi kısa bir sürede uyanması mümkün olmuştur. İlgili deney ve yine ilgili çalışmalar ise, 2011 yılında verilen Nobelk Kimya Ödülü’nü Makoto Imai, Naoki Urushihata, Hideki Tanemura, Yukinobu Tajima, Hideaki Goto, Koichiro Mizoguchi ve Junichi Murakami’ye kazandırmıştır.

"Pou" oyun inceleme

Sanal bebekler, bir zamanlar çok meşhurdu. Günümüzde ise, eski popülerlikleri tam da kalmadı derken; “”Zakeh”” adlı bir üretici bizler için uzaylı olarak adlandırabileceğimiz sevimli mi sevimli ve bir o kadar da bakıma muhtaç sanal bebek olan “Pou”’yu üretti. Pou; şekil olarak hiçbir hayvana benzememekle birlikte, bugüne kadar ki gördüğümüz en sevimli uzaylı diyebiliriz.
Belki, Pou bu evrendeki en sevimli yaratık olabilir; fakat sevimli ve temiz olması için bize ihtiyacı var. Pou’nuz ilk açtığınızda minik bir Pou’’dur. Onu besledikçe büyür, hatta çok beslerseniz şişmanlar. Oyunda temizlik, beslenme, eğlence ve arkadaşlık olmak üzere yüksek tutup ilgilenmemiz gereken Pou özellikleri var. Pou’muzun düzenli olarak beslenmesi, dışarı çıkıp eğlendirilmesi, kirlendiğinde ve tuvaletini yaptığında banyo yapıp temizlenmesi gerekmekte. Pou’nun içinde birçok mini-oyun bulunmaktadır. Bu mini-oyunların hepsinde Pou’muz baş roldedir.
Mini-oyunlar sayesinde Pou’muzun eğlence seviyesi artarken bir yandan da Pou Parası toplayarak biriktirir. Birçok mini-oyun tek kişiliktir, fakat çok oyunculu oyunlar da bulunmaktadır. Bunlar ““Tic Tac Pou”” ve “”Four Pous”” adlı mini-oyunlardır. Beraber oyun oynayabilmek için diğer Pou arkadaşlarınızı, arkadaş listenize eklemeniz yeterlidir. Bu sayede onların Pou’sunu ziyaret edebilir, evlerine konuk olabilir ve birlikte Pou’larınızın fotolarını çekebilirsiniz.
4751_2
Pou; Paralar ile çeşitli kıyafetler, gözlükler, renkli gözler, çeşitli saç modelleri ve renkleri, ev dekorları, bahçe aksesuarları, çeşitli ve desenli arabalar, ve daha birçok şey ile Pou’nuzu özelleştirebilirsiniz. Her yeni update ile birçok yenilik ve düzenleme yapılmaktadır.
Pou’’nun klasik sanal bebekler gibi sadece tuvalet temizliği ile kısıtlı kalmaması, çeşitli seviyelere göre özel eşyalar bulunması, achievement sisteminin olması ile sadece küçük yaştaki oyuncuları değil, 7’’den 70’’e herkese hitap ediyor. Mutlaka denenmesi gereken eğlenceli bir oyun.

Prenses sendromu nedir?

Prenses Sendromu her yaştan kız çocuklarını (bebekler, küçük kızlar, gençler ve genç yetişkinler) etkileyen psikolojik bir düzensizliktir. Bu sendromdan etkilenen kızların her şeyin en iyisini hak ettiklerine dair arzulu düşünceleri vardır. Zamanında düzeltilmezse bu semptomlar yıllar boyunca var olmaya devam eder. Fiziksel bir hastalık değildir; ancak kendine özgü semptomları ve nedenleri olan psikolojik bir durumdur. Bu semptomlar somurtmak, dudak bükmek, tepinmek, daha sık kaş çatmak, sadece güzel şeylere odaklanmak, sadece belirli markaların kıyafetlerini giymek, kendine takıntılı olmak, agresif olmak, patronluk taslamak ve narsistik olmak gibi pek çok şey olabilir. 


Ancak, Prenses Sendromunu tanımlayan en önemli üç özellik şunlardır;

Yetki verme
Oldukça talepkardırlar. Sadece taleplerinin yerine getirilmesini değil, aynı zamanda bunun kendilerinin hiç uğraşmadan gerçekleşmesini isterler.

Yüksek gurur ve öz-saygı
Herkese patronluk taslarlar. Oldukça kibirlidirler ve mükemmel oldukları inancı ile kendi egolarını tatmin ederler. Mükemmel olduklarını düşündükleri için de, her şeyin en iyisini hak ettiklerine inanırlar.

Hayattan ve insanlardan aşırı yüksek beklentiler:
Dünyanın etraflarında döndüğünü düşünürler. Ve bu dünyanın ve içinde yaşayan insanlarında mükemmel olmalarını beklerler ve bu beklentileri gerçekleşmediğinde çok büyük hayal kırıklığına uğrarlar.
Prensesler? Sevimli. Prenses Sendromu? Kulağa her ne kadar çekici ve sevimli gelse de, kesinlikle sevimli değil! Peki ne yapacaksınız? Ona bir prenses olmadığını mı söylemelisiniz? Ona sıradan bir kız olduğunu ve peri masallarının gerçek olamayacağını mı söylemelisiniz? Tabi ki hayır! Önemli olmadığını düşünmesini istemeyiz. Bunları söylemek onun değersiz hissetmesine neden olabilir. Kızınız prenses sendromu belirtileri gösteriyorsa üzülmeyin. Doğru yön göstermeler ile ve yaptıklarına doğru tepkiler vererek bu sendromdan kurtulmasını sağlayabilirsiniz.
Kızınıza Oğlunuza Davrandığınız Gibi Davranın:
Ebeveynler genellikle kızlarına aşırı sevgi, ilgi gösterir ve kolay bir yaşam sağlamaya çalışırlar. Sanki eve ekmek getiren sadece erkekler olacakmış gibi eskiden kalma içgüdüler ile erkek çocuklarına daha çok sorumluluk yüklerler. Bu şekilde onlara sıkı çalışma ve sorumluluk değerlerini aşılamış olurlar. Kız çocukları ise bir şey istediklerinde sadece istemelerinin yeterli olduğunu ve bunun için çalışmasına gerek olmadığını düşünmeye başlar.
Kızlarınıza istedikleri şeyler için çalışmaları gerektiğini öğretin. Ne kadar küçük olursa olsun başarılarının keyfini çıkarmalarını sağlayın. Onlarında sorumluluk sahibi olmaları gerektiğini anlatın. Hiç bir şey onda insanların ona güvenebilecekleri çünkü bunu başarabileceğinin söylenmesi kadar güven verici olmayacaktır.
Öğretmeye Erkenden Başlayın:
Çalışan ebeveynler çocuklarına bugünlerde daha az zaman ayırıyorlar. İyi bir yaşam sürdürmek için çalışmak gerekli olmasına rağmen, kızınızın büyüme yıllarının ayrılmaz bir parçası olmak da eşit derecede önemlidir. Çocukların ıslak kil gibi kolayca kalıp alabildiği bilinen bir gerçektir. Yani bu biçimlenme yıllarında çocuklarınıza bilgelik, zeka ve doğru karar verebilme gibi önemli şeyleri aşılamanız gereklidir. Tüm duyularını uyararak ve kalıcı izlenimler bırakacak şekilde dikkatini çekerek öğretin. Bir ders öğretmek için peri masallarından yararlanacağınız zaman doğru mesajı verdiğine dikkat edin.
Masalların Onu Yanıltmasına İzin Vermeyin:
4802_leading-by-example
Çocukluk masum bir çağdır . Büyülü bir çağ . Masalların ve prenseslerin yalan olduğununu sevgili kızınıza anlatmak tamamen doğru bir davranış olmayacaktır. Ancak onu masal gibi bir hayatı olacağına inandırmak tamamen yanlış olur.
Uyuyan güzel yüz yıl boyunca hiç bir şey yapmadan sadece uyudu ta ki yakışıklı prens gelip onu öpüp uyandırana kadar. Birbirlerine aşık oldular, evlendiler ve sonsuza dek mutlu yaşadılar. Sindrella ise peri büyükanne tarafından ziyaret edildi ve sadece ondan onu değiştirmesini istedi. Bu tür hikayelerde ona öğretmeniz gereken ona yardımcı olacak birilerinin her zaman olabileceği ancak her zaman böyle olmaması gerektiğidir. Onun kendi kararlarını kendi verebileceği, bağımsız olduğu, kendisi için çalışabileceği ve her zaman bir erkek/baba ya da sihirli bir figürün onun ihtiyaçlarını yerine getirmeyeceğidir. Sihire inanmak her ne kadar umut göstergesi olsa da hiç bir şey yapmadan bir mucize beklemek de yersizdir.
Karakter ve Yeterlilik Dış Görünüşten Önemlidir:
Prenses denince ilk akla gelen parıltılı taçları, uzun zarif ipek elbiseleri, güzel saçları, mükemmele yakın yüzleridir. Prenses sendromu olan kızlar her zaman güzel görünme arzusundadır ve sadece belirli markaların kıyafetlerini giymekten hoşlanırlar.
Peri masallarındaki prenseslerin yanında bugünkü modeller ve aktrisler de bu konuda suçlanmaktadır. Kızınıza yüzeysel güzelliğin sonsuza kadar kalmadığını anlatmanız gerekir. Esas önemli olanın yetkinlik, karakter, zeka ve bilgelik olduğunu anlatmalısınız. Esas gücün bilgi olduğunu öğretmelisiniz. Ne olursa olsun onu güzellik dergilerinden uzak tutmayı başaramayacağınız için dış görünüşün tek güzellik olmadığını anlatmaya çalışın. Yapmanız gereken dış görünüşlerine bakılmaksızın dünyada pek çok alanda önde gelen kadınların başarılarına örnekler vermektir.

Plasebo etkisi nedir?

Plasebo etkisi; kişinin aldığı ilaç (ilaç yerine verilen etkisiz ilaç) hakkında kendini iyileştireceği yönündeki düşüncesi, bu inancına paralel olarak fiziksel veya psikolojik iyileşmesidir. Bir bakıma, bireyin kendini iyileşeceğine inandırmasıdır. Alınan ilacın hiçbir etkisi olmasa bile, kişi inandığı için meydana gelen hem fiziksel hem psikolojik olarak iyileşmesidir.
Plasebo (Placebo), Latincede “memnun edeceğim” anlamına gelmektedir. Ortaya çıkışı ilginçtir; I. Dünya Savaşında eczanelerde ilaçlar tükendiği zaman, bazı doktorlar günümüzde alternatif tıp olarak bilinen tekniklerle hastaların acı ve şikayetlerinin azaldığını fark eder. 1950’li yıllarda klinik araştırmaların da yapılmasıyla birlikte “plasebo etkisi” önemli bir yere sahip olmuştur.Halk arasında tıbbi içeriği bulunmadığı için “şeker hapı” olarak adlandırılmaktadır. Kişi bu hapın ilaç olduğuna inanmıştır; fakat bu ürünün ana maddesi şekerdir. Bu ilaçlar etkisizdir. İçeriğinde kimyasal madde bulunmamakta ve hiçbir şekilde hastaya iyi gelecek bir etki oluşturmamaktadır. Hastalar kendilerine hapın iyi geleceğini düşündükleri için, hap hastaların iyileşmesini sağlar.
4891_plasebo-etkisi-nedir-1-620x350Plasebo nörobiyolojisi’nin dünyanın önde gelen araştırmacılarından biri olan Fabrizio Benedetti, plasebo etkisi üzerine bir deney yapmıştır. Denek, önce acıya maruz bırakılmış ve ağrılarını morfinle kontrol altına almıştır. Fakat deneyin son günü bir farklılık yaparak morfin yerine tuzlu su kullanmıştır. Acıların bu şekilde de azaldığı, dindiği görülmüştür.
Kanser hastaları başta olmak üzere, daha birçok hastalıkta kişinin iyileşmesine inanmasının ve pozitif düşünmesinin ne kadar önemli olduğu kabul edilen bir gerçektir.

Halo ve Horn etkisi nedir?

İlk izlenim her zaman, hepimiz için önemlidir. Dış görünüşümüz, özellikler jestlerimiz, mimiklerimiz, beden ve el hareketlerimiz izlenim oluşmasında yardımcı olur.
Halo etkisi; birini ilk gördüğümüzde edindiğimiz izlenime bakarak, kişinin diğer özellikleri hakkında çıkarım yapmaktır. Yani ilk izlenimimizin, kişinin diğer özellikleri hakkında tahminde bulunurken bizim için temel oluşturmasıdır. Örneğin, çok güzel bir kız gördüğümüzde, onun sadece güzelliğine bakarak, ona, sıcakkanlı, yardımsever, hoş görülü, saygılı gibi özellikleri de yüklememizdir. Bu sıklıkla iş görüşmelerinde rastlanan bir durumdur. Çünkü, özellikler iş görüşmelerinde ilk izlenim çok önemlidir. Kişinin sahip olduğu olumlu bir özelliğinden dolayı onun hakkında genel olarak olumlu bir düşünceye sahip olabiliriz. Örneğin, temiz, şık giyimli ya da titiz birinin aynı zamanda çalışkan olduğunu düşünmektir.
5097_halo-angel-devil-horns-egg
Horn etkisi ise; bireyin sahip olduğu bir tane olumsuz özellikten yola çıkarak, diğer özellikleri hakkında da olumsuz çıkarımlar yapmaktır. Yani, kişinin o olumsuz özelliğine bakarak genel olarak kişi hakkında olumsuz bir düşünceye ulaşmaktır. Örneğin; tembel bir insanın aynı zamanda yalancı, saygısız gibi olumsuz özelliklerle de anılmasıdır. İş yerinde çalışanın belirli bir alandaki bir başarısızlığını, genele mal etmek ve başka olumsuz özellikler yüklemektir.

26 Aralık 2014 Cuma

Çiçekler hakkında ilginç bilgiler

Lale



Hayat, aşk ve ölümsüzlük sembolü olan lalenin ortaya çıkması, Konfiçyus zamanına dayanır. 1600 lerin sonlarına doğru, Hollanda’da lale tohumlarının fiyatları zaman zaman çok değerli metal fiyatlarının dahi üzerine çıktığı olmuştur. Tek bir soğanın fiyatının 2000 Amerikan Dolarının üzerinde satıldığı söylenmektedir.


Gerbera



Bu canlı ve şenlikli Gerbera Çiçeklerinin vatanı Afrika’dır ve günümüzde kültürü yapılarak göz kamaştırıcı renklerde yetiştirilmektedirler.

Krizantem


:Krizantem Feng Shui’ye göre bulunduğu ortama mutluluk getirirken ve Japonya’da her yıl 9 Eylül’de festivali düzenlenirken, Malta’da ise aynı çiçeğin cenazelerde kullanılmasından dolayı evde bulundurulmasının uğursuzluk getirdiğine inanılıyor.


Titan arum



Dünyadaki en büyük ve en kötü kokan çiçek Titan Arum çiçeği. 3 m’ye kadar uzayan bu çiçeğin bir diğer adı da  kokusundan dolayı, ceset çiçeği. 


Kesme çiçek



Japon geleneğinde hasta kişiye kesme çiçek götürmek uğursuzluk getiriyor. İnanışa göre çiçekler kesildiği için zaten ölü sayılıyor; o sebeple de saksıda canlı çiçek götürülüyormuş.


Ayçiçeği



Modern malzemelerin kullanımından önce cankurtaran yeleklerinin yapımında ayçiçeği sapları kullanılırmış.


Puya raimondii



Bolivya’da yetişen, az rastlanır bir bitki olan Puya Raimondii, sadece 150 yılda bir çiçek açıyormuş.


Orkide



Kış aylarındaki keyif unsurlarından biri olan, ülkemize has sahlep tozu orkidelerin yumrularından elde ediliyormuş. Güney kutbu hariç bütün iklimlere yayılmış 20 binden fazla orkide çeşidi var. Mesela Anadolu ve Kıbrıs’ta yetişen birçok orkide cinsi mevcut. Hatta bunların bir bölümü ‘Sahlepgiller’ olarak tanınıyor.


Glayöl Çiçeği



Bu görkemli Glayöl Çiçeğinin ismini, Milattan sonra 1. Yüzyılda (M.S. 1. yy) yaşamış olan Romalı bir bilim adamı vermiştir. Romalı askerlerin kullandıkları silaha olan benzerliklerinden dolayı, kılıç’ın latince karşılığı olan “gladius” tan esinlenerek bu çiçeklere “gladiolus – glayöl” adını vermiştir.


Lilyum çiçeği



Bu borazan’a benzeyen çarpıcı Lilyum Çiçekleri, insane tarafından bilinen en eski çiçeklerdendir ve anavatanının Doğu olduğu sanılmaktadır. Yüzyıllar boyunca, hem dini hemde dinsel olmayan her türlü sanat dalı için çok popular bir motif olmuştur.


Safran Çiçeği



Dünyanın en zor açan çiçeği safran çiçeğidir. Kendi ağırlığının 100 bin katı kadar sıvıyı sarıya boyayabilen bu çiçek; kozmetik, gıda ve ilaç endüstrisi gibi sektörlerde kullanılıyor.


Gül



Dünyada ekilen gül tipi sayısı 15 bin.







25 Aralık 2014 Perşembe

Osmanlı devleti padişahlarının burçları

Kanuni Sultan Süleyman

Doğum tarihi 27.04.1495. Burcu boğadır. Venüs etkisindeydi. Çalışkan ve hırslı bir kişiliğe sahipti. Hürrem Sultan’ a aşkıyla bilinir. Burç olarak da iyi aşık olduğu söylenebilir. Yaptığı işlerde aceleci davranmazdı. Geniş bir perspektife sahipti. Bu sebeple aldığı kararlarda çok düşünüp bir hareket eder ve aldığı kararları kolay kolay değiştirmezdi.



Sultan İbrahim
 Doğum tarihi 05.11.1616′ dır. Burcu akrepti. Deli olarak nam salsa da deli değil hayalperest ve maceracı bir kişiliğe sahipti. Çok zeki bir sultan olduğu da ileri sürülür ki bunun en büyük kanıtı IV. Murat’ ın emriyle infaz edilmesinden kurtulmasıdır.



III. Osman
 Doğum tarihi 02.01.1699 idi. Burcu Oğlak’ tı. Sert bir mizaca sahipti. Buna rağmen eli açıktı. Yardım etmeyi severdi. Çok sabırsız ve sinirliydi. Öyle ki sarayda kapısını açtığı anda kadınların hemen odalarına kaçtığı rivayet olunur.


IV. Mehmet: 02.01.1642 doğumludur. Oğlak burcudur. İyi bir avcıydı. Üstelik zarif bir kişiliğe sahipti. Edebi eserler de vermiştir. Diğer oğlak padişahlarından farkı onlardan daha dikkatli olması ve kolay kolay kararsızlığa düşmemesiydi. Viyana kuşatması buna bir örnektir.



I. Ahmet: 18.04.1950 doğumluydu. Koç burcuydu. Koç burcunun duygusu ihtivası I. Ahmet’ e de yansımıştır. Nitekim yazdığı şiirler bunu yansıtır. Gayretli bir kişiliğe sahipti. Devlet işlerini kendi yapmayı severdi. Jüpiter’ in de etkisinden dolayı sosyal sorumluluk yönü çok gelişmişti.



I. Mustafa: 05.06.1644 doğumluydu. İkizler burcunun etkisindeydi. Tatlı dili ile dikkat çekmiştir. Şairliği ve hattatlığı da vardır.



V. Mehmet ( Reşad ): Akrep burcuydu. 02.11.1884 doğumluydu. Çok yardımsever bir kişiliğe sahipti. Akrep burcunun etkisini çok hissetmiştir. Nitekim çok gelgitler yaşayan bir padişahtı.



II. Ahmet: Balık burcuydu. 25.02.1643 doğumludur. Balık burcunun tüm özelliklerini yansıtırdı. İçine kapalıydı ve sürekli düşünceli bir ruh haline sahipti. Aşka aşık biriydi.




III. Mehmet: 26.05.1566 doğumluydu. Burcu İkizler idi. Tasavvuf ve bilim merakı dikkat çekicidir. Merkür’ ün etkisindeydi.



II. Mahmut: 20.07.1758 doğumluydu. Yengeç burcuydu ve yengeçler gibi eskiye sadıktı. Eski eserlere ve değerlere önem verirdi. Duygusaldı. Sabırlı ve cesur bir şahsiyeti ihtiva ediyordu.




II. Abdülhamid: Başak burcuydu. 21.09.1843 doğumludur. Aklıyla ön plana çıkmıştır. Nitekim Bismark ( Alman veliahtı ) onun için şu sözleri sarf etmiştir:” 100 gram aklın 90`ı Abdülhamit` te, 5 gramı bende, 5 gramı da diğer siyasetçilerde.” Sosyal kurumlara önem verirdi.



I. Bayezit ( Yıldırım Bayezit ): 03.12.1447 yılında doğmuştur. Yay burcudur. Atıl biri değildi. Cesareti ön plandaydı. Jüpiter’ den etkilenmiştir. Nitekim dini duyguları da bu sebeple ön plandaydı.






 Yavuz Sultan Selim: 10.10.1470 tarihinde doğmuştur. Terazi burcuydu. Sert bir mizaca sahip idi. Kabalıktan hiç hoşlanmazdı. Terazi burcunun ilgi çekici özelliklerini şahsiyetinde ihtiva etmiştir.



II. Selim: İkizler burcuydu. 28.05.1524 tarihinde doğmuştur. Esprili bir şahsiyete sahipti. Çok zekiydi ve duyguları ön planda olmasına rağmen duygularının esiri olmamıştır. Sürekli öğrenme yanlısıydı.



III. Murat: Yengeç burcuydu. 04.07.1546 tarihinde doğdu. Tüm hatıralara çok değer veren bir şahsiyete sahip idi.



IV. Murat: 27.07.1612 yılında doğmuştur. Aslan burcuydu. Burcunun ihtiva ettiği liderlik özelliklerini çok iyi yansıtırdı ve güçlü bir karaktere sahipti. Mükemmeliyetçi ve titizdi. Eleştiriye karşıydı.





Fatih Sultan Mehmet: 19.03.1432 doğumludur. Koç burcuydu. Çok cüretkar idi. Ağırkanlılığının yanı sıra sabırlı idi. Koç burcu ihtiraslı bir yapıya sahiptir ve Fatih Sultan Mehmet’ te de bu özellik belirgindir.



II.( Genç ) Osman: Akrep burcuydu. 03.11.1604 doğumludur. Keskin ve etkileyici bakışlara sahipti. Zekası kıvrak ve şahsiyeti merhameti ihtiva ederdi. Akrep burcu da bunları içerir. Tarih onu II. Fatih olabilirdi ihtimali ile tanır. Ancak 1622 tarihinde boğdurularak infaz edilmiştir. O gün güneş tutulmasının yaşanması da ilginçtir.



VI. Mehmed ( Vahdettin ): Kova burcuydu. 02.02.1861 doğumluydu. Çok kararsız bir yapıya sahip idi. Son Osmanlı padişahıydı.