21 Aralık 2014 Pazar

En çok satan 10 Türk kitabı

Bana ikimizi anlat - Ahmet Batman


Adamlık, bir kadını bir ömür sevmekten geçer. Kadınlık da kendini bir ömür sevecek adamın değerini bilmektir. Kimin için yaratıldığını bilmiyorsun elbette ama bu hikâyenin başrolü sensin. Aşkı senin, acısı senin. Kimse içinde kopan fırtınaları anlamaz, anlamak zorunda da değil zaten. İnsanlar hep konuşur çünkü hayat senin, tasası onlarındır.

Her şeye rağmen bilmediğim bir hikâyenin başrolünü oynuyorum. Sonu nereye gider belli değil, seveceğim kaç şarkı kaldı bilmiyorum. Herkes gibi, her şeyden habersiz yaşıyorum. Ne zaman karşıma çıkarsın, hangi şarkıda ilk dansımızı ederiz hiçbir fikrim yok. Ayrıntılara takılmaya gerek yok belki de... Hikâyeme katıldığın gün sarılır konuşuruz bunları.

Manolya kokulu hikayeler - Ender Haluk Derince



"Her şey beklemesini bilen kişiye kendiliğinden gelir."

Kokulu Kitap Umudunu yitirme, Şu hayatta bir şeyin bitişi her zaman başka bir şeyin başlamasına sebep olmuştur. Okurken içinizi huzurla dolduracak, yüreğinizi ısıtacak, iyilik, sevgi, dostluk ve mutluluğu dile getiren birbirinden güzel 42 adet hikâyeden derlenen bu kitapla hayata keyifli bir mola verip kargaşadan sıkıntılardan uzaklaşacaksınız.


Elif gibi sevmek - Hikmet Anıl Öztekin

Kimse duymasın bilmesin diye sessiz ağlıyor insan bazen. Gece yarısı kimseyi uyandırmadan yağan o yağmur gibi. Kimse bilmez yağıp geçmiştir. Sabah kalkıp pencerenizi açtığınızda içeri giren o tatlı soğuk esinti ve kokudan anlarsınız yağmurun yağdığını. Bu kitabı okurken alacağınız o esintiyle diyeceksiniz ki; "bir Elif yağmuru yağmış bir adamın yüreğine"

Namazlar gibi vakti olsa seni özlemenin... Alırız abdestimizi Yalandan yağmurlu İstanbul gecelerinde Özleriz adam gibi...Sen yoktun o zamanlar, çocukluğumda en çok yağmuru severdim ben...Ne zaman bir dert gelse bana, yağmur yağar, dinler, dokunur, ve topraktan kalkan o kokuyu koklardım... Ateşim sönerdi.. Sonra büyüdüm.. gözlerini gördüm, Yandım, yağmur yağdı, ve ilk kez sönmedim... Ben yağmurdan daha fazla bi seni sevebildim...


Abim deniz - Can Dündar


"Bu kitapta Deniz'in durgun, fırtınalı, eğlenceli, dalgalı hallerini ve yer yer derinliklerini bulacaksınız. Neden bugün hâlâ on binlerce çocuğun adında yaşadığını, her kesim tarafından sevilip sayıldığını, ölüm yıldönümlerinde nasıl olup da her yıl biraz daha büyüyen kalabalıklar toplandığını, her direnişte, her mitingde isminin niçin ısrarla anıldığını, neden Gezi Direnişi patladığında AKM'nin en görünür yerine onun posterinin asıldığını daha iyi anlayacaksınız."

Bugüne kadar özenle saklanan fotoğraflar, mektuplar ve belgeler, Can Dündar'ın deneyimli gazeteciliği ve Deniz'in yıllarca sessiz kalan kardeşi Hamdi Gezmiş'in tanıklığıyla birlikte ilk defa bu kitapta gün yüzüne çıkıyor. Devrim ideali peşinde fedakârca koşturmuş bir kuşağı ve dönemin siyasi atmosferini ortaya koyan Abim Deniz Denizlerin "onurlu ve cesur" duruşlarına içten bir selam…

Canın sağolsun - Serkan Özel



Bir umutla beklediğim en güzel yarınsın...
Bir hayatın son sayfası olabilmekti mesele. Ya da toz tutmuş bir rafta unutulmuş bir kitap gibi ait olduğuna vefalı olabilmekti belki de.

Bunları düşünür oldum şu sıralar. Ben bunları düşünürken sanki sana doğru akıyor tüm saatler, saniyeler. Ve anladım ki biz seninle kendimizde bulmak istediklerimizi kaybetmenin ötesine geçemeyeceğiz hiçbir zaman. Şimdi her şeyi eksiltme vakti. Maviden geceyi, çaydan şekeri ve yalnızlıktan kendimi…

Çünkü seni seven o içimdeki çocuğun elini bırakalı çok oldu. Artık sana ayırdığım güzel günleri doldurdum. Bugün sondu…


Son adanın çocukları - Zülfü Livaneli



Dünyanın en güzel adasında,neşeyle ve barış içinde yaşıyorduk bir arada. Ama bir gün adaya esrarengiz bir adam geldi... Ve her şey değişti. Kimse yaklaşan tehlikenin farkında değildi. Zülfü Livaneli'den genç okurlara evrensel ve zaman ötesi bir başyapıt. Barış ve özgürlük uğruna bir diktatöre karşı verilen mücadelenin hikâyesi.

Pembe ve yusuf - Canan Tan



Birbirlerine delicesine düşkün iki kardeşin,
Pembe ile Yusuf'un sızılı ve çarpıcı öyküsü.
Ezenler ve ezilenlerin amansız savaşımı.
Üzerinde yaşadığımız coğrafyanın değişmez kaderi...

Törenin kara gölgesi renklerin üzerine çökerken, içlerinde en gariban gördüğü "pembe"ye vermişti önceliği. Soluğu kesildi "pembe"nin, beti benzi attı. Güzelim rengini yitiriverdi. Varlığını sürdürmekle yok olmak arasındaki ince çizgide asılı kaldı. Tıpkı yaşamın içindeki gerçek PEMBE'ler gibi...


Sakız sardunya - Elif Şafak


İstanbul'da sakin bir mahallede bir kız çocuğu yaşardı.İsmini hiç mi hiç sevmeyen... Hem akıllı, hem meraklıydı.Çok da konuşkandı. Anne babasına ve öğretmenlerinedurmadan sorular sorardı. Zavallı büyükler, onun zekâsınayetişmekte zorlanırdı!Bir atlası vardı sürekli karıştırdığıve pek çok kitabı.... Hayaller kurmaya bayılırdı.Bir gün okulun kütüphanesinde hiç beklemediği birsürprizle karşılaştı. Rafların arasında tuhaf bir küreparlıyordu. Bulan herkesi unutulmayacakbir yolculuğa çıkaran sihirli bir küre!

EFHİMA, yani Efsaneler, Hikâyeler ve Masallar Ülkesi'neuzanan rengârenk bir maceraya atılmaya hazır mısınız?

Usta yazar Elif Şafak çocuklar için sıcacık vesıradışı bir öykü yazdı!Dostluk, paylaşım, hayal gücü,kitap ve doğa sevgisinin özenle işlendiği Sakız Sardunya,soluksuz ve keyifli bir okuma süreci vadediyor.


Gerçek özgürlük - Doğan Cüceloğlu



Üniversite öğrencisi Timur ile profesörlükten emekli Yakup Bey tanışırlar. Yakup Bey, Timur'un gözlerinde duygu, düşünce ve davranışlarıyla yaşamı özgürce kucaklayamayan, özüne ulaşamamış bir gencin iç yalnızlığını ve burukluğunu görür. Aylar sürecek bu sohbet Timur için kültür robotluğundan "şahsiyet" olmaya götüren bir özgürlük yolculuğuna dönüşür.


Kemal - Gül sunal



Yetmişinci doğum gününde Kemal Sunal’ı bize sevgilisi, eşi, 
hayat arkadaşı, çocuklarının annesi Gül Sunal anlatıyor...


Aslında ikimiz de kahve sevmezdik. 
Söyleyemediklerimizin yerine geçerdi. 
Araya giren duygusal ayrılıkların son 
bulması dileğiydi. Vazgeçememek, kıyamamak, pişman olmak, 
KAVUŞMAK demekti. 
Evimizdeki sıcaklığı korumak demekti...
Sonuçta BİZİ hep korudu bu sihirli cümle... 

“Hadi gel, bi kahve içelim...”

O, bizim Kemal!.. Bu topraklarda yaşayan, yediden yetmişe herkesin görür görmez yüzüne bir gülümseme kondurmasına neden olan bir “sima”... Ekrandan, sinema perdesinden bize yansıyan çocuksu gülümsemesiyle saflığın sembolleşmiş hali... Kardeşlik ve paylaşımın... 
“İyiler sonunda hep kazanır” sözünün... Bizim Kemal, bizim gülen yüzümüz...
Yetmişinci doğum gününde Kemal Sunal’ı bize sevgilisi, eşi, 
hayat arkadaşı, çocuklarının annesi Gül Sunal anlatıyor... 
Hem de en sahici, en samimi haliyle... Hiçbir formatın sınırlarına girmeyi kabul etmeden... İçinden geldiği gibi... O’nu sevmenin mutluluğunu, O’nsuz yaşamaya alışmanın hüznünü hâlâ en güçlü şekilde hissederek... 









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder